Güncelleme 21 Şubat 2023, 00:37
Mersin Barosu önceki dönem Başkanı ve CHP Mersin Milletvekili aday adayı Av. Bilgin Yeşilboğaz yaptığı yazılı açıklamasında, Mersin’in büyük bir insan kaynaklı afetin eşiğinde olduğuna dikkati çekerek, “Mersin afet bölgesi ilan edilmeli. Hükümet yerel yönetimlerle koordineli bir eylem planı hazırlamalı. Tüm kurumların birlikte çalışmasına, bilime, sosyal devlete ve sosyal politikaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var” dedi.
ÜLKE OLARAK ENKAZ ALTINDAYIZ
Büyük yıkımların yaşandığı Kahramanmaraşlı merkezli depremde, 10 ilimizde çok büyük kayıpların verildiğini söyleyen CHP Mersin Milletvekili aday adayı Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Ancak bu depremde anladık ki, ülke olarak enkaz altındayız. Ülkemizin en kritik kurumlarının nasıl inisiyatifsiz kaldığını, neoliberal politikaların, denetimin özelleştirilmesinin ve rant düzeninin nasıl felaketler yarattığını çok acı bir yaşanmışlıkla bir kez daha gördük. Asrın ihmalinin neden olduğu bu enkazın altından ülke olarak, milletimizin birlik ve beraberlik ruhuyla, akıl ve sağduyusuyla hep birlikte çıkacağımıza inancım tam.
Afet bölgesi ilan edilen 10 ilimizden çıkmak isteyen vatandaşların ilk uğrak yeri Mersin oldu. Depremzedelerin büyük çoğunluğunun Mersin’e göç ettiği kentimizde hem vatandaşlar hem de yerel yönetimler, kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri depremzedelerin temel ihtiyaç ve sosyal yardımlarını canla başla sürdürmektedir” ifadesini kullandı.
MERSİN BÜYÜK GÖÇ DALGASINI KALDIRMAYA HAZIR MI?
Mersin’de yaşanan göç dalgasındaki tehlikeye dikkat çeken Yeşilboğaz, “Sığınmacılarla birlikte 2.3 milyon nüfuslu kentimize göç ederek hemşehrimiz olan depremzede sayısı 300 bini aşmışken, bu rakamın 400 bini bulması bekleniyor. Binlerce depremzede kentimizde spor salonlarında yurtlarda, okullarda, fuar merkezlerinde, kültür merkezlerinde oluşturulan geçici barınma alanlarında kalıyor. Gönüllülük esasıyla depremden hemen sonra bölgede yardıma koşan ve binlerce kişiyi harekete geçiren sivil toplum örgütlerimiz, bizlere örgütlenmenin ve gönüllülüğün yaşamsal önemini bir daha gösterdi. Yaşanan yıkımın boyutları çok büyük, biliyoruz ki depremin etkileri uzun süre çok boyutlu olarak devam edecek.
Göçler, terör, açlık, kıtlık ve savaşlar insan kaynaklı afetlerdir. Mersin büyük bir insan kaynaklı afetin eşiğinde. Afetler nedeniyle yaşanan zararların en uzun ömürlüsü sosyal ve ekonomik yaralanmalardır. Deprem sebebiyle yeni bir büyük göç dalgasının yaşandığı kentimizde, afetlerin yol açtığı ekonomik, fiziki, sosyal ve psikolojik etkiler başlamış olup, önümüzdeki süreçte bunun daha da derinleşeceği endişesi içerisindeyiz. Afetzedelere canla başla kucak açan kentimiz, böyle bir göç dalgasını kaldırmaya hazır mı?” diye konuştu.
HÜKÜMET YEREL YÖNETİMLERLE KOORDİNELİ BİR EYLEM PLANI HAZIRLAMALI
Depremin yaralarını el birliğiyle sarmak için yardım faaliyetlerinin tüm hızıyla sürmesinin hayati önem taşıdığını belirten Yeşilboğaz, “Ancak koordinasyon eksikliği nedeniyle maalesef depremzedelere yardımlar sağlıklı bir şekilde ulaşmamaktadır. Hükümetin yerel yönetimlerle bu koordinasyonu sağlaması gerekirken, yerel yönetimler devre dışı bırakılmış, bütün yük neredeyse belediyelere yüklenmiştir. Belediyelerin tek başına mücadele vermesi, kente ve kentliye verilen hizmetlerin kalitesinin düşmesi sonucunu doğuracağı muhakkaktır. Bu nedenle hükümetin acil olarak Mersin’e bir yatırım planı ve destek planı çıkarması, yerel yönetimler ile koordineli bir eylem planı hazırlaması gerekmektedir. Tüm Mersin milletvekillerinin birlikte ortak talepleriyle, Mersin’e bu yatırımların yapılması gereklidir. Mersin milletvekilleri bugünlerde birlikte hareket etmek zorundadır.
BİLİME VE SOSYAL DEVLETE HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR
Türkiye’de, afetlere yönelik sistematik çalışmalar yapılamamasının eksikliği her zaman hissedilmiştir. Türkiye’de, afet-toplum ilişkisinin sosyolojik ve ekonomik perspektiften ele alınması keyfiyet değil, esasında bir zorunluluktur. Kentimizde denge ve düzenin sağlanması için ülke yöneticilerinin acil olarak harekete geçmesi gerekmektedir. Kentimizde insan eliyle oluşacak bir afetin önüne geçilmesi için Mersin afet bölgesi ilan edilmelidir. Depremzedelerin iş, gelir güvencesi, barınma, sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim hakları korunmalı, devlet bu konularda acil eylem planı oluşturmalıdır. En kırılgan grup olan depremzede çocuklara yönelik destek hizmetleri oluşturulmalı, depremzede kadın ve çocukların uğrayabilecekleri şiddet ve istismara yönelik özel önlemler hayata geçirilmelidir. Depremin yaralarını sarmak ve kentimizde göç nedeniyle yaşanan kontrolsüz nüfus artışından doğan ihtiyaçlara cevap verilememesinden kaynaklanabilecek kaosların yaşanmaması için tüm kurumların birlikte çalışması, bilime, sosyal devlete ve sosyal politikaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.